Çuvala Doldurulmuş Kediler

138,00 TL
184,00 TL
%25
Aynı Gün Kargo
Stoktan Teslim
Kategori
Yazar
Sayfa
288
Ebat
13 x 19,5 cm
ISBN
978-605-5794-17-0
Kapak Resmi
Mustafa Delioğlu
İlk Baskı
1995
Son Baskı
Kasım 2020
* 12,95 TL den başlayan taksitlerle!
Parçalandık. Birbirimizi dövdük, birbirimizi vurduk, birbirimizi kırdık... Birbirimize düşman olduk. O zaman biz neyiz, kedi miyiz? Biz niye düşünmedik bizi çuvala atanlar kimlerdir diye? Biz niye birbirimizi suçladık? Niye asıl suçluyu aramadık? Niye düşünemedik, niye bulamadık? Sağı da solu da birbirine düşmandı. Sağ da bu memleketin insanı. Öldü, öldürdü. Hiç düşünmedik. Biz kediydik çünkü. Çuvala attılar bizi, biz birbirimizi kediler gibi tırmaladık. İster sol olsun, ister olmasın, demokrat olsun, hatta liberal olsun, hepsi birden örgütsüz kaldı. 20. yüzyılda bir insanın örgütsüz olması, insan olmaması demektir. 20. yüzyılda bizi örgütsüz bıraktılar, kopmuş tespih taneleri gibi....Sayın Başkan ve Sayın Yargıçlar Kurulu Üyeleri! İşte ben, yüksek dağlardaki karlara bastıkça ayaklarından "kart-kurt” diye sesler çıkaran Türkmenlere Kürt demiş olduğum ve onların ulusal kültür haklarını savunmuş olduğum için, hiçbir zaman kabul etmediğim sanık sıfatıyla karşınızda bulunuyorum. Hiçbir alçakgönüllülük gösterişine düşmeme gerek yok ki, ben salt Türkiye’nin değil, dünyanın tanınmış çağdaş gülmece yazarlarından biriyken, Türkiye Cumhuriyetinin en ciddi kurumu olması gereken Genel Kurmay Başkanlığının yayınları arasında çıkan ve bir kurmay yüzbaşının sözleri olan bu "kart-kurt” ses benzetmesinden esinlenerek Kürtlerin Türk olabileceği gibi bir büyük gülmeceyi ortaya koymaktan âciz kalacağımı itiraf ederim.
Bu ürünün fiyat bilgisi, resim, ürün açıklamalarında ve diğer konularda yetersiz gördüğünüz noktaları öneri formunu kullanarak tarafımıza iletebilirsiniz.
Görüş ve önerileriniz için teşekkür ederiz.

(20 Aralık 1915, Heybeliada, İstanbul ● 6 Temmuz 1995, Çeşme, İzmir)

Gülmece edebiyatımızın doruğuna çıkmış yazarımızdır. Çağının sorunları karşısında etkin bir aydın tavrı göstermiştir. Toplumsal düzendeki çarpıklıkları ve çelişkileri büyük bir ustalıkla anlatmış, çağdaş Türk gülmece edebiyatının dünya ölçüsünde temsilcisi olmuştur. Asıl adı Mehmet Nusret’tir.

İki yıl İstanbul’da Darüşşafaka Lisesi’nde okuduktan sonra 1935’te Kuleli Askerî Lisesi’ni, 1937’de Kara Harp Okulu’nu, 1939’da da Askerî Fen Okulu’nu bitirdi. Üsteğmenliği sırasında "görev ve yetkisini kötüye kullanmak” suçlamasıyla ordudan çıkarıldı (1944). Bir süre bakkallık yaptıktan sonra 1945’te gazeteciliğe başladı. Yedigün, Karagöz ve Tan’da çalıştı. Cumartesi adlı bir magazin dergisi çıkardı. 1946’da Sabahattin Ali’yle birlikte Markopaşa adlı mizah gazetesini yayımlamaya başladı. Türkiye’ye Truman Doktrini kapsamında yapılan Amerikan yardımını eleştiren, yayımlanmamış Nereye Gidiyoruz? adlı broşürü yüzünden 1947’de on ay ağır hapis ve üç ay on gün Bursa’da "emniyet-i umumiye nezareti” altında bulundurulma cezasına çarptırıldı. Ertesi yıl yayımlanan Azizname adlı kitabından dolayı gene tutuklandı. Dört ay tutuklu olarak yargılandıktan sonra aklandı. 1950’de G. Politzer’in Marksist Felsefe Dersleri adlı kitabının önsözünün bir bölümünü çevirtip Yeni Baştan dergisinde yayımladığı için bir yıl dört ay hapis ve ceza süresince de İstanbul’da "emniyet-i umumiye nezareti” ne mahkûm edildi. Hapisten çıktıktan sonra kitapçı dükkânı, daha sonra da bir fotoğraf stüdyosu açtı. 1954’te Akbaba dergisinde takma adlarla mizah öyküleri yazmaya başladı. Edebiyat yaşamı boyunca yüzü aşkın takma ad kullandı. 6-7 Eylül 1955’te İstanbul’da gayrimüslimlerin ev ve dükkânlarının yağmalanmasıyla sonuçlanan olayların ardından, başka solcu arkadaşlarıyla birlikte tutuklandı. Altı ay sonra salıverildi. 1956’da Bordighera’da (İtalya) düzenlenen uluslararası mizah yarışmasında "Kazan Töreni” adlı öyküsüyle birincilik (Altın Palmiye) ödülünü alması, yaşamında bir dönüm noktası oldu. Yazdıklarını kendi adıyla yayımlamaya başladı. 1957’de Kemal Tahir’le birlikte Düşün Yayınevi’ni kurdu. 1958’de yayınevinin yönetimini tek başına üstlendi ve bu uğraşı 1969’a kadar sürdürdü. Yeni Gazete, Akşam, Tanin, Öncü, Yeni Tanin ve Ustura adlı haftalık mizah ekini hazırladığı Günaydın gazetelerinde günlük köşe yazıları yazdı. 1961’de bir yazısı nedeniyle dört ay tutuklu kaldı.

1972’de Çatalca’da kimsesiz çocukları okutmayı amaç edinen Nesin Vakfı’nı kurdu ve kitaplarının bütün gelirini bu vakfa bağışladı. 1976-85 arasında her yılın edebiyat ürünleri arasından yaptığı seçmeleri ve değerlendirmeleri içeren Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı’nı çıkardı. 1975’te Türkiye Yazarlar Sendikası başkanlığına seçildi. Bu görevini 1989’a kadar sürdürdü. 1984’te askeri yönetime karşı Aydınlar Dilekçesi’nin hazırlanmasına öncülük etti. Bu nedenle yargılanıp aklandı. Sonraki yıllarda toplumsal eylemlere ağırlık verdi. 1993’te Aydınlık gazetesinde köşe yazıları yazmaya başladı. Salman Rushdie’nin The Satanic Verses (1988, Şeytan Ayetleri) adlı yapıtını Türkçede yayımlayacağını açıklaması nedeniyle İslamcı çevrelerin şiddetli eleştirilerine hedef oldu. 2 Temmuz 1993’te, Sivas’taki Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında şeriat isteyen bir toplulukça çıkartılan ve 37 kişinin yaşamını yitirdiği Madımak Oteli yangınından sağ kurtuldu.

Yapıtlarında Türkiye toplumunun genel bir görünümünü veren Aziz Nesin, halk edebiyatının anlatı öğelerinden de yararlandı. Yer yer masal teması aracılığıyla günlük olayları, toplumsal bozuklukları eleştirel ve yergici bir yaklaşımla yansıttı. Meddah geleneğinin anlatım olanaklarını da kullanarak çağdaş anlamda bir gülmece öyküsü geliştirdi. Konularını günlük yaşamdan seçti. Geniş halk kesimlerinin sorunlarını dile getirirken, toplumsal değişim sürecindeki insanın konumunu da ustalıkla yansıttı.

Mizah yazarlığının yanı sıra şiir, oyun, deneme, inceleme, anı, köşe yazısı gibi türlerde de ürünler veren Aziz Nesin, başlattığı ya da içinde yer aldığı çok sayıda toplumsal etkinlikle de yaşadığı sürede ülkesinin önde gelen aydın kişiliklerinden biri oldu.

Türk ulusal gülmece geleneğini çağdaş bir bileşime ulaştıran Aziz Nesin’e 1956 ve 1957’de İtalya’da Altın Palmiye, 1966’da Bulgaristan’da Altın Kirpi ve 1977’de Hitar Petar; 1969’da SSCB’de Altın Krokodil, 1975’te Asya Afrika Yazarlar Birliği’nin Lotus Edebiyat Ödülü, 1990’da Rusya’da Tolstoy Ödülü, 1991’de Fransa Şövalyelik Nişanı, 1994’te Amerikan Basın Özgürlüğü Ödülü, 1995’te Hiroşima Vakfı Ödülünün de aralarında olduğu çok sayıda ulusal ve uluslararası ödül verildi.

Çuvala Doldurulmuş Kediler Parçalandık. Birbirimizi dövdük, birbirimizi vurduk, birbirimizi kırdık... Birbirimize düşman olduk. O zaman biz neyiz, kedi miyiz? Biz niye düşünmedik bizi çuvala atanlar kimlerdir diye? Biz niye birbirimizi suçladık? Niye asıl suçluyu aramadık? Niye düşünemedik, niye bulamadık? Sağı da solu da birbirine düşmandı. Sağ da bu memleketin insanı. Öldü, öldürdü. Hiç düşünmedik. Biz kediydik çünkü. Çuvala attılar bizi, biz birbirimizi kediler gibi tırmaladık. İster sol olsun, ister olmasın, demokrat olsun, hatta liberal olsun, hepsi birden örgütsüz kaldı. 20. yüzyılda bir insanın örgütsüz olması, 138
Çuvala Doldurulmuş Kediler

Tavsiye Et

*
*
*
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.