Benim Delilerim
– Yat! Yaaat!
Nasıl dehşetle bağırmışım ki çember olmuş subaylar birden yerle bir oldular. Bomba elimde, içi başka tür bombalarla dolu sandığa ters dönüyorum ki, öteki bombalar da patlamasın. Tam dönüşüm sırasında, gümmm... Ben yerdeyim, heryanımdan kanlar fışkırıyor. Ya sakat, ya yarım kaldıysam... Ölmedim diye bende bir üzüntü ve elbet çok büyük bir utanç... Size bu olayın daha müthiş biyanını anlatayım. Tabur komutanım Binbaşı Ziya Bey, bomba patladıktan sonra tepeye çıkmış, tabancası elinde haber bekliyor. Ne haberi? Subaylardan ölenler olursa, tabancasının namlusunu şakağına dayayıp tetiğe basacak. Çünkü benden sonra sorumlu o...Aziz Nesin deyince akla hemen gülmece gelir... bir de aptallık yüzdemiz üstüne ünlü cümlesi.
Oysa Aziz Nesin'i, hakkında kıyametler koparılan bir cümlenin çok ötesinde doruğuna tırmandığı
gülmece edebiyatının sınırları içinde değerlendirmek bile yetersiz kalır. Romanları, öyküleri,
oyunları, anı ve günceleri, şiirleri, denemeleri, mektupları, gazete yazılarıyla geniş yaratıcılık
yelpazesini gözler önüne seren Aziz Nesin, başlattığı veya parçası olduğu pek çok toplumsal
etkinlikle seçkin bir aydın kişilik olarak da öne çıkmıştır. Kurduğu Nesin Vakfı benzersiz
özelliklerinin bir simgesi olarak varlığını sürdürmektedir.
Aziz Nesin'in anı ve günceleri, başka hiçbir eser vermeseydi onu dünya çapında bir yazar olarak
selamlamamıza yetecek düzeydedir.
Okuyun, göreceksiniz.Aziz Nesin deyince akla hemen gülmece gelir... bir de aptallık yüzdesi üzerine ünlü cümlesi. Oysa Aziz Nesin'i hakkında kıyametler koparılan bir cümlenin çok ötesinde doruğa tırmandığı gülmece edebiyatının sınırları içerisinde değerlendirmek bile yetersiz kalır. romanları, öyküleri, oyunları, anı ve günceleri, şiirleri, denemeleri, mektupları, gazete yazılarıyla geniş yaratıcılık yelpazesini gözler önüne seren Aziz Nesin, başlattığı veya parçası olduğu pek çok toplumsal etkinlikle seçkin bir aydın kişilik olarak da öne çıkmıştır. Kurduğu Nesin Vakfı benzersiz özelliklerinin bir simgesi olarak varlığını sürdürmektedir. Aziz Nesin'in anı ve günceleri, başka hiç bir eser vermeseydi onu dünya çapında bir yazar olarak selamlamamıza yetecek düzeydedir.
Aziz Nesin'in 100 yaşını kutladığımız bu yıl birçok etkinliğin yanı sıra onun en önemli kitaplarından özyaşamöyküsünü tek bir cilt altında toplamak istedik.
Biz çok ince ve özel bir kağıt kullandık, eserin tamamını yine özel bir ciltle uzun süre yıpranmadan okunabilecek özellikte sert kapak içinde, daha büyük boy ve 840 sayfalık tek bir cilt haline getirdik.
Bu kitabımın başına gelenler çok ilginçtir. İlk basımı 1959’da (6 bin), ikinci basımı 1971’de (10 bin), üçüncü basımı 1974’te (10 bin), dördüncü basımı 1976’da (10 bin), beşinci basımı 1982’de (10 bin) yapılan "Az Gittik Uz Gittik” adlı kitabımın beşinci basımı daha satışa bile çıkmadan savcılığın istemiyle toplatıldı. On bin kitap, yayınevinin deposundan Sultanahmet’teki Adliye Sarayının mahzenine resmî araçla taşındı. Arkadan Ağır Ceza Mahkemesine verildim.
...
İlk basımının üstünden 33 yıl geçmiş bir kitabın beşinci basımı niçin toplanır ve böyle bir kitap neden mahkemeye verilir? En saçma işlemlerin bile niçininin ve nedeninin sorulamadığı bir dönemdi 12 Eylül 1980 darbesi sonrası.
(20 Aralık 1915, Heybeliada, İstanbul ● 6 Temmuz 1995, Çeşme, İzmir)
Gülmece edebiyatımızın doruğuna çıkmış yazarımızdır. Çağının sorunları karşısında etkin bir aydın tavrı göstermiştir. Toplumsal düzendeki çarpıklıkları ve çelişkileri büyük bir ustalıkla anlatmış, çağdaş Türk gülmece edebiyatının dünya ölçüsünde temsilcisi olmuştur. Asıl adı Mehmet Nusret’tir.
İki yıl İstanbul’da Darüşşafaka Lisesi’nde okuduktan sonra 1935’te Kuleli Askerî Lisesi’ni, 1937’de Kara Harp Okulu’nu, 1939’da da Askerî Fen Okulu’nu bitirdi. Üsteğmenliği sırasında "görev ve yetkisini kötüye kullanmak” suçlamasıyla ordudan çıkarıldı (1944). Bir süre bakkallık yaptıktan sonra 1945’te gazeteciliğe başladı. Yedigün, Karagöz ve Tan’da çalıştı. Cumartesi adlı bir magazin dergisi çıkardı. 1946’da Sabahattin Ali’yle birlikte Markopaşa adlı mizah gazetesini yayımlamaya başladı. Türkiye’ye Truman Doktrini kapsamında yapılan Amerikan yardımını eleştiren, yayımlanmamış Nereye Gidiyoruz? adlı broşürü yüzünden 1947’de on ay ağır hapis ve üç ay on gün Bursa’da "emniyet-i umumiye nezareti” altında bulundurulma cezasına çarptırıldı. Ertesi yıl yayımlanan Azizname adlı kitabından dolayı gene tutuklandı. Dört ay tutuklu olarak yargılandıktan sonra aklandı. 1950’de G. Politzer’in Marksist Felsefe Dersleri adlı kitabının önsözünün bir bölümünü çevirtip Yeni Baştan dergisinde yayımladığı için bir yıl dört ay hapis ve ceza süresince de İstanbul’da "emniyet-i umumiye nezareti” ne mahkûm edildi. Hapisten çıktıktan sonra kitapçı dükkânı, daha sonra da bir fotoğraf stüdyosu açtı. 1954’te Akbaba dergisinde takma adlarla mizah öyküleri yazmaya başladı. Edebiyat yaşamı boyunca yüzü aşkın takma ad kullandı. 6-7 Eylül 1955’te İstanbul’da gayrimüslimlerin ev ve dükkânlarının yağmalanmasıyla sonuçlanan olayların ardından, başka solcu arkadaşlarıyla birlikte tutuklandı. Altı ay sonra salıverildi. 1956’da Bordighera’da (İtalya) düzenlenen uluslararası mizah yarışmasında "Kazan Töreni” adlı öyküsüyle birincilik (Altın Palmiye) ödülünü alması, yaşamında bir dönüm noktası oldu. Yazdıklarını kendi adıyla yayımlamaya başladı. 1957’de Kemal Tahir’le birlikte Düşün Yayınevi’ni kurdu. 1958’de yayınevinin yönetimini tek başına üstlendi ve bu uğraşı 1969’a kadar sürdürdü. Yeni Gazete, Akşam, Tanin, Öncü, Yeni Tanin ve Ustura adlı haftalık mizah ekini hazırladığı Günaydın gazetelerinde günlük köşe yazıları yazdı. 1961’de bir yazısı nedeniyle dört ay tutuklu kaldı.
1972’de Çatalca’da kimsesiz çocukları okutmayı amaç edinen Nesin Vakfı’nı kurdu ve kitaplarının bütün gelirini bu vakfa bağışladı. 1976-85 arasında her yılın edebiyat ürünleri arasından yaptığı seçmeleri ve değerlendirmeleri içeren Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı’nı çıkardı. 1975’te Türkiye Yazarlar Sendikası başkanlığına seçildi. Bu görevini 1989’a kadar sürdürdü. 1984’te askeri yönetime karşı Aydınlar Dilekçesi’nin hazırlanmasına öncülük etti. Bu nedenle yargılanıp aklandı. Sonraki yıllarda toplumsal eylemlere ağırlık verdi. 1993’te Aydınlık gazetesinde köşe yazıları yazmaya başladı. Salman Rushdie’nin The Satanic Verses (1988, Şeytan Ayetleri) adlı yapıtını Türkçede yayımlayacağını açıklaması nedeniyle İslamcı çevrelerin şiddetli eleştirilerine hedef oldu. 2 Temmuz 1993’te, Sivas’taki Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında şeriat isteyen bir toplulukça çıkartılan ve 37 kişinin yaşamını yitirdiği Madımak Oteli yangınından sağ kurtuldu.
Yapıtlarında Türkiye toplumunun genel bir görünümünü veren Aziz Nesin, halk edebiyatının anlatı öğelerinden de yararlandı. Yer yer masal teması aracılığıyla günlük olayları, toplumsal bozuklukları eleştirel ve yergici bir yaklaşımla yansıttı. Meddah geleneğinin anlatım olanaklarını da kullanarak çağdaş anlamda bir gülmece öyküsü geliştirdi. Konularını günlük yaşamdan seçti. Geniş halk kesimlerinin sorunlarını dile getirirken, toplumsal değişim sürecindeki insanın konumunu da ustalıkla yansıttı.
Mizah yazarlığının yanı sıra şiir, oyun, deneme, inceleme, anı, köşe yazısı gibi türlerde de ürünler veren Aziz Nesin, başlattığı ya da içinde yer aldığı çok sayıda toplumsal etkinlikle de yaşadığı sürede ülkesinin önde gelen aydın kişiliklerinden biri oldu.
Türk ulusal gülmece geleneğini çağdaş bir bileşime ulaştıran Aziz Nesin’e 1956 ve 1957’de İtalya’da Altın Palmiye, 1966’da Bulgaristan’da Altın Kirpi ve 1977’de Hitar Petar; 1969’da SSCB’de Altın Krokodil, 1975’te Asya Afrika Yazarlar Birliği’nin Lotus Edebiyat Ödülü, 1990’da Rusya’da Tolstoy Ödülü, 1991’de Fransa Şövalyelik Nişanı, 1994’te Amerikan Basın Özgürlüğü Ödülü, 1995’te Hiroşima Vakfı Ödülünün de aralarında olduğu çok sayıda ulusal ve uluslararası ödül verildi.